İNSAN

EYH, insanı, doğuştan değere ve onura sahip bir varlık olarak görür; ırkı, uyruğu, dini inancı, dili, siyasi görüşü, cinsiyeti ve cinsel yönelimi ne olursa olsun, onun, insanlık değerinin ve onurunun koruma altında olduğunu, hukuk sistemine göre büyük suçlar işlemiş olsa dahi hiçbir gerekçe ile bu değerin ve onurun zedelenmemesi gerektiğini savunur. Bu çerçevede İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tüm maddelerini çekincesiz olarak benimser ve güçlü bir şekilde destekler.

İnsan, diğer canlılardan farklı olarak tercihte bulunma, karar alma ve kararı doğrultusunda davranma yeteneğine sahiptir. Bu kapsamda, EYH, insanları bir bütün olarak olumlu ya da ol umsuz şekilde tanımlamaz, ‘iyi insan’ veya ‘kötü insan’ nitelemelerini kullanmaz; insanları, birey bazında, özgür iradeleri ve kararları ile bulundukları davranışları üzerinden, erdem ilkelerini kıstas alarak, değerlendirir. Böylece bireyleri davranışların dan bağımsız olarak kategorize etmez, ayırıma tabii tutmaz. Herhangi olumlu ya da olumsuz bir davranışı bir insan grubuna genellemez. Bireylerin davranışlarının sonuçlarına katlanmaları ve suç olarak tanımlanmış davranışlarından ötürü yasa önünde eşit olarak cezalandırılmaları gerektiğini savunur.

EYH, insanın kendi ömrü içinde ve kuşaklar arasında sürekli olarak gelişen bir varlık olduğu görüşüyle, her insanın kendini, kendi iradesi doğrultusunda, özgürce geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bu konuda kendisinde farkındalık yaratılması ve seçeneklerini özgürce geliştirebilmesi için önüne hakkaniyet ölçülerinde imkânların konulması gerektiğini, bunun, devletin sorumluluğunda bir görev olduğunu, devletin bu görevi yerine getirirken ailenin ve topumun kolaylaştırıcı bir rol oynaması gerektiğini, bu doğrultuda insana, inançları ve tercihleri de dâhil olmak üzere her hangi bir konuda baskı yapılamayacağını, her bireyin, biyolojik varlığını, sağlığını, fiziki kapasitesini, cinselliğini, düşüncelerini, mesleğini, değerlerini, inanç ve ibadetlerini, bilimsel ve sanatsal yönünü, sosyal rollerini, kültürünü, siyasi görüş ve eylemlerini, tepki ve protestolarını, özgürce kurgulamak, geliştirmek ve gerçekleştirmek üzere ailesine, topluma ve devlete taleplerini iletecek ortama ve kanallara sahip olması için düzenlemeler yapılması gerektiğini savunur.

EYH, Türkiye’de ve dünyada uygulanacak her türlü politikanın yukarıda çerçevesi çizilen insan anlayışını temel alması gerektiğini, hiçbir gerekçe ile, başta ‘devlet’ olmak üzere, her hangi bir kavramın insanın üstünde yer alamayacağını, herhangi bir nedenin insan haklarının çiğnenmesine ve insanlık onurunun zedelenmesine gerekçe olamayacağını, bir insanın hak ve özgürlüklerinin sınırlarının ancak bir diğer insanın eşit hak ve özgürlükleri olabileceğini kabul eder ve savunur.

Erdemli Yurttaş Hareketi ifadesindeki ‘yurttaş’ sözcüğü, anlamını Türkiye Cumhuriyeti topraklarını yurt bilmiş olan ‘insan’ tanımında bulmaktadır.

Bir cevap yazın