DEMOKRASİ
Erdemli Yurttaş Hareketi, demokrasiyi, insanoğlunun bugüne kadar geliştirdiği en yetkin yönetim sistemi olarak görür, demokrasinin aynı zamanda bir kültür, dünyaya bakış ve yaşama biçimi olması gerektiğini savunur. EYH’ye göre demokrasi insanın kendisini özgür iradesi ile gerçekleştirmek üzere kendisine uygun ortamı oluşturabileceği ve gerçekleştirme eylemini toplumsal destekle uygulayabileceği bir ‘değerler bütünü ’nün adıdır. Demokrasi, bireyden başlamak üzere, aile, topluluk, toplum, devlet ve devletlerarası düzeyde benimsendiği takdirde insanlığın, uygarlık yolundaki gelişimi hızlanacaktır. EYH, toplumların (kendi) kendilerini yönetmelerinde karşılıklı etkileşimlerle, yöneten, yönetilen ayrımının gittikçe azaltacak ve bir gün ortadan kaldıracak ‘yönetişim’ anlayışının geliştirilmesini savunur.
EYH, Türkiye bağlamında demokrasinin, (1) bireyi esas alan, (2) özgürlükçü, (3) çoğulcu, (4) katılımcı,(5) iletişimsel (6) uzlaşmacı ve (7) sosyal özellikleri ile ön plana çıkmasını, (8) demokrasinin toplum olarak içselleştirilmesini sağlayacak yöntemler uygulanmasını savunur. Demokrasilerde kamu yönetimi (9) şeffaf, hesap verir ve (10) denetlenebilir olmalıdır.
1. EYH’ye göre devlet; toplumun, kendi ihtiyaçlarını gidermek üzere kurduğu bir yapı olup, amacı ve işlevi, birey ve topluma hizmet etmek, birey ve toplumun güvenliğini sağlamaktır. EYH, hiçbir neden ve gerekçe ile bireyin devlet karşısında küçültülemeyeceği, ezilemeyeceği ve çaresiz bırakılamayacağı anlayışını savunur; devletin, kutsallık, yücelik gibi sıfatlarla soyut bir kavram olarak insanın üzerinde konumlanmasını reddeder. Birey, hem bireysel hem de kamusal haklarını ihlal eden her kurum ve bireye karşı etkili bir hak arama mekanizmasına kavuşmalı ve hak aramasını kolaylaştıracak ve destekleyecek donanım sağlanmalıdır.
2. EYH, insanların doğuştan ve kendiliğinden en geniş anlamı ile özgür olduklarına inanır; özgürlüklerin ancak kamu sağlığı ve düzeni amacıyla, anayasada çerçevesi belirlenmiş hal ve koşullarda, sınırlı sayılı durumda ve kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla sınırlanabileceğini kabul eder.
3. EYH, çoğulculuk ilkesine dayanarak, insanlar ve topluluklar arasındaki düşünce, inanç, etnik köken, cinsel tercih ve diğer farklılıkların, eşit haklar ve ödevler çerçevesinde, birlikte, birbi rlerine saygı içinde var olabilmeleri gerektiğini, hiçbir kimliğin bir diğerine üstün olmadığı, barışçıl bir sosyal yaşamı savunur. Bu cümleden olmak üzere Devlet’in dini ve etnik kimliği olamaz. Devlet ülkesindeki tüm kimliklere ve inançlara eşit mesafede durur.
EYH, çoğulculuk ve çoğunlukçuluk arasındaki ayrımın önemine dikkat çekerek, çoğulculuk lehinde net bir duruş sergiler ve çoğunluğun azınlığa, azınlığın çoğunluğa tahakkümünün demokrasi ile bağdaşmayan bir yaklaşım olduğunu ilan eder. EYH, her oyun bir hakkı olduğuna inanarak temsiliyetin en yüksek düzeyde sağlanacağı seçim sistemlerini savunur.
4. EYH, her bir yurttaşın, kendisi, ailesi, topluluğu, toplumu ve devleti ile ilgili kararlara azami ölçüde katılımını öngörür ve bunun gerçekleşmesi için gere kli kanalların açık olmasını, birey ve topluluklarının demokratik katılım için desteklenmelerini ve güçlendirilmelerini savunur. Demokratik katılımın sağlanması, bireysel ve kolektif hakların savunulabilmesi için örgütlenmenin bir ön koşul olduğunu savunan EYH, toplumda her türlü barışçıl sivil örgütlenmeyi, örgüt neyi savunursa savunsun, şiddet içermediği ve şiddete teşvik etmediği müddetçe, özendirir ve destekler. Katılımcılığın artması için yerinden yönetim ilkelerinin benimsenmesi gerektiğine inanan EYH, merkezi hükümetlerin yerel kararlarda etkilerinin en aza indirgenerek, ulusal güvenlik, dış politika ve her sektörün stratejik politikalarının ortaya konulması dışında coğrafi, kültürel, ekonomik ve sosyal özelliklerin yerel yönetimlerce, azami ölçüde dikkate alınacağı modeller geliştirilmesini destekler. EYH, halkın yerel yönetimlere mümkün olan en geniş ölçüde ve doğrudan katılımını sağlayacak düzenlemelerin bir an önce yapılmasını savunur. EYH için bu düzenlemelerin demokrasiyi en üst düzeyde yaşatacak, aynı zamanda ülke bütünlüğünü pekiştirecek bir yöntemle yapılması esastır.
5. Demokratik gelişimin sağlanmasında, insanlar ve topluluklar arasında etkili bir iletişim kurulmasının önemine inanan EYH, önyargılardan sıyrılarak, birbirini, ötekileştirmeden,yabancılaştırmadan, düşmanlaştırmadan anlamaya çalışmanın, birbiriyle eş duyum kurmanın, hem fikir olunmasa dahi birbirini anlamanın, diyalog geliştirmenin, demokratik topluma ulaşmaya ve toplumsal barışa büyük ölçüde katkıda bulunacağını savunur. Bu cümleden olmak üzere başkalarının inançlarını kendi inancı üzerinden tanımlamanın anti demokratik bir yaklaşım olduğunun altını çizer; jakoben, tepeden inmeci, dayatmacı yaklaşımlarla demokrasi tesis edilemeyeceğinin farkındadır.
6. EYH, toplumdaki farklı kesimler arasında yapıcı bir iletişimle desteklenen uzlaşma anlayışının demokrasinin sürdürülebilirliği için gerek şart olduğu inancı ile taraflar arasında asgari müştereklerin bulunup, bunlardan hareketle müzakere ederek karşılıklı tavizlerle ortak bir noktaya ulaşılması gerektiğini savunur.
7. EYH, demokrasinin sosyal gelişmeye ve sosyal adalete hizmet edecek yapısal özellikler göstermesi gereğine vurgu yaparak, ekonomik ve sosyal haklarda da demokrasi ilkelerinin geçerliliğini savunur. Girişim özgürlüğünün de demokrasinin gereği olduğu ilkesinden hareket eden EYH, üretim ve hizmet sektörlerinde, tüm tarafların birbirleriyle sürekli iletişim kuracakları ve müzakere edecekleri, ama bununla birlikte zayıfın adalet ilkeleri çerçevesinde korunacağı yapılar oluşturulması nı öngörür. Devlet, sosyal adaletin sağlanması, dezavantajlı toplulukların korunması, bölgesel kalkınmışlık farklarının azaltılması amaçlarıyla sınırlı olmak üzere ekonomik faaliyette bulunmalıdır.
8. EYH, demokrasi anlayışının yaşama geçmesi için hukuki düzenlemelerin yanı sıra toplumda her düzeyde bilinç ve demokrasi kültürü geliştirilmesi amacıyla sosyal yaşamın tüm yönlerinde demokratik yaklaşımların esas alınması gerektiğini, başta eğitim ve sanat olmak üzere, bireyi ve toplumu şekillendiren her eylemde demokrasi ilkelerinden hareket edilmesini savunur.
9. EYH’nin tasavvur ettiği demokratik sistem, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun olarak kurulmalıdır. En uç noktadaki yerel yönetim unsurundan, Devletin en tepe noktalarına kadar, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları da dahil olmak üzere, tüm kademelerde ve kamusal kaynakların kullanıldığı yapılarda, politikaların ve uygulamaların ne olduğu, gelir kaynakları ve miktarları, harcama yerleri ve şekillerinin net olarak görülebileceği yapılar oluşturulmalı, düzenlemeler yapılmalıdır. Bu karar ve harcamalarla ilgili bilgilere her vatandaşın ulaşım hakkı olmalıdır. Ulusal güvenlik nedeni ile açıklanmaması gereken bilgiler ve harcamalarla ilgili kararlar yasayla belirlenmeli ve yargı denetimine tabi olmalıdır.
10. EYH, denetimi demokratik yönetimin olmazsa olmaz şartı olarak görür. İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tâbi olmasını, hiçbir makam ve organın yargı bağışıklığına sahip olmamasını kabul eder. Bu denetimin vatandaşlar tarafından da yapılabilmesinin yollarının açılmasını savunan EYH, ayrıca siyasi, teknik, mali ve adli yönlerden de denetim yapılabilecek ve bunların sonuçlarının halkla paylaşılabileceği yapıların kurulmasını savunur. Dördüncü maddede belirtilen sivil örgütlenme, toplumun denetim işlevini yerine getirebilmesinin en etkili araçlarındandır. Sistemin bir bütün olarak işlemesindeki denetim mekanizmalarının etkili işleyişi, kuvvetler ayrılığının azami ölçüde sağlanması ve böylece yasama – yürütme – yargı erkleri arasında bir kontrol ve dengenin oluşmasına bağlıdır. Etkili bir denetim için özgür, sansürsüz ve desteklenen bir basın yeter şartı oluşturur. EYH, basının kendi kendisi üzerindeki iç denetimi ve meslek ilkelerinin uygulanmasına yönelik düzenlemeleri dışında hiçbir gerekçe ile basının sınırlandırılmasını, denetim altına alınmasını, yönlendirilmesini, herhangi bir isim altında basına sansür uygulanmasını kabul etmez. EYH, bu metinde çerçevesi çizilen demokrasi ve yönetim vizyonunun hayata geçebilmesi için Türkiye’nin yeni yüzyılında bu anlayışa dayalı yeni bir anayasa ile yönetilmesi gerektiğine inanmaktadır.